Şu anda Japonya'nın kırsal kesiminde yaşıyorum. Tokyo'da bir start-up için tamamen uzaktan çalışıyorum, bu yüzden işe gelmem gerekmiyor. Kira ucuz ve ormanlara, denize ve nehirlere yakınım. Hava yumuşak ve canım istediğinde kamp yapmaya gidebiliyorum. Bu ortamın zihinsel sağlığımı desteklediğini hissediyorum.
Yaz aylarında çocuklar onar tane böcek ve geyik böceği yetiştirdiler. Bunlardan dördü evlerinin yakınındaki bir ağacı tekmelediklerinde düştü. Kalan altısı onlara bir böcekevi ya da kamp alanında verildi. Bu tür olaylar yaşamla iç içedir.
Böceklerin ömrü kısadır. Yaz bittiğinde ölürler. Ama onları beslerseniz ya da serin bir yerde tutarsanız, biraz daha uzun yaşarlar. Sadece birkaç ay yaşıyor olsalar da, geçirdikleri zamanın kalitesi onlarla nasıl etkileşim kurduğunuza bağlı olarak değişir.
Yapay zeka dünyasında çalışmak evrensel bir varoluş yanılsaması yaratıyor. Dijital ortamda "zaman" yıpranmaz. Ama gerçek hayatla temas halinde olduğunuzda, Bana "sonluluğun" kendisinin ne kadar güzel olduğunu hatırlattı.
Şehirde yaşamak rahat ve teşvik edicidir. Ancak doğayı ve canlıları deneyimleme fırsatı olmadan sadece sanal dünyada savaşmaya devam etmek tehlikelidir. Doğayı ve canlıları deneyimleme fırsatı olmadan sadece sanal dünyada savaşmaya devam etmek tehlikelidir.
Vücudunuzu hareket ettirin, rüzgarı hissedin, böceklerle vakit geçirin. Düşüncelerinizi yumuşatmanın tek yolu budur.
Eğer dijital dünyada yolunu kaybetmiş gibi görünen birini tanıyorsanız, Böceklerle dolu bir ormanı ziyaret etmenizi isterim. İnsanlar da düşündüğünüzden çok daha "silik" yaratıklardır.